(Ayşegül Doğan) Barış sürecini resmi olarak takip eden gazetecilerin cezalandırılması, yeni pratik

Host: Cansu Çamlıbel | Konuk: Ayşegül Doğan


Özgür Sohbetler'in on üçüncü bölümünde Cansu Çamlıbel,
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) faaliyetlerine katıldığı için
“silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek” suçlamalarıyla 22,5
yıla kadar hapis cezası istenen ve ardından 7 Aralık’ta beraat
beklerken örgüt üyeliği suçlamasıyla 6 yıl 3 ay hapis cezasına
çarptırılan gazeteci, haber sunucusu Ayşegül Doğan’ı konuk
ediyor.


Ceza dosyasında, DTK’nin beş farklı komisyonunda eş zamanlı
olarak çalıştığı iddia edilen Doğan için, 2012 yılında
katılamadığı bir çalıştaya moderatör olarak davet edilmesi, bir
Kürt kadın konferansına katılımı, yaptığı ve verdiği söyleşiler,
yayınlar, usulsüz yapılan bazı telefon dinlemelerinden alınan
bilgiler suç olarak görüldü.


2016 yılında KHK ile kapatılan IMC TV’de çalışırken haftada 4
akşam yayın yaptığını vurgulayan Doğan, “böyle yoğun bir dönemde,
bırakın DTK’yi, herhangi bir sivil toplum kuruluşunda veya başka
bir aktivizm içerisinde bulunabilecek vaktim yoktu zaten...
Ayrıca gazetecilik yaparken bir yandan da siyasi angajman
içerisinde olmak bana göre meslek etiği açısından doğru bir şey
değil.”


Sohbette değinilen konu başlıklarından bazıları şöyle:


Basit gazetecilik faaliyetlerinin mahkemelerce terör
faaliyeti olarak kodlanması

Doğan’a açılan dava ve duruşmanın iç yüzü; usulsüz
dinlemeler, çürütülen deliller, Yargıtay ve AİHM içtihatlarının
hiçe sayılması ve ceza

2015 yılına kadar süren barış sürecinde resmi olarak yapılan
gazetecilik faaliyetlerinin, sürecin sona ermesinin ardından
suçlama konusu olması

Verilmek istenen mesaj: bir dönem resmi olarak yürütülen
barış sürecinin unutturulmak istenmesi

Kürt meselesine bakışta ve özgürlükçü talepleri olanlara
ilişkin hükümetlerin değişmeyen ısrar ve yaklaşımı

Türkiye’de hukuk davaları öngörülebilirliğini kaybetmesi



Bu kayıt, Avrupa Birliğinin maddi desteği ile hazırlanmıştır.
İçerik tamamıyla Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) sorumluluğu
altındadır ve Avrupa Birliğinin görüşlerini yansıtmak zorunda
değildir.